#ETZ16 Eğitim Teknolojileri Zirvesi

"Değişim, toplumda yeni araçlar kullanmaya başlandığında değil, toplumda yeni davranışlar görülmeye başlandığında olur." Giriş cümlesi buydu o gün. Sloganı ise "İlham Al, İlham Ver!"
Mart bitmeden yazmak istedim #ETZ16 Eğitim Teknolojileri Zirvesi yazımı.
Bu yıl üçüncüsü yapıldı zirvenin. Güzel kalpli insanların, güzel niyetleriyle yükselen bir organizasyondu. Her birini tebrik ediyorum. Sevgili Işıl Boy Ergül liderliğinde gerçekleşen organizasyonda 76 konuşmacı, aktarımda bulundu.
Peki neler konuşuldu? Katılabildiğim oturumlardan birkaç kuple burada bulabilirsiniz :)
Ay yüzeyine inen ilk uzay cihazı Apollo11'in işlemcisinin 4KB olduğu ve şimdi 4milyonKB'ı gündelik hayatımızda kullandığımızı fark ettirerek, nasıl bir gelecekle karşı karşıya olduğumuzu anlattı Intel Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Yalım Eriştiren. Ve hatırlattı: Bir şeyi öğrenmemiz için 7 kere duymamız gerek. Geleceğin geldiğine işaret eden öyle teknolojiler gösterdi ki vooovvv.
Oscar Stringer, "internet, insanlık tarihindeki en büyük başarı kabul ediliyor ve bunun için trilyonlarca dolar harcandı ve biz bunu, kedi fotoğrafı göndermek için kullanıyoruz." diyerek anadili dijital olan çocuklara bir şeyler öğretebilmek istiyorsak, daha üretici olunması gerektiğini vurguladı.
Oyunlaştırma kitabının yazarı Hayati Oktay; ciddi oyunu, yani sonunda problem çözme, öğrenme ve yapabilmenin sağlanabildiği oyunlaştırmayı çok eğlenceli bir şekilde aktardı. Olayın sadece bir kaç puan ve rozet olmadığını anladık :)
Nörobiyoloji Uzmanı Dr. Selçuk Can Güven'in Ben Bilmem BEYİN Bilir sunumu ise akıllara zarar verimliydi. 20 kişilik salon hınca hınç doluydu, duvar kenarlarına yapışanlar, yerlerde oturanlar... Ve o oksijensizliğe rağmen bizi beynin gizemli işleyişleyişlerine götüren harika performansları.... Valla helal olsun ;) Öğreten kişinin de öğrenen kadar coşkulu olmasına harika bir örnek.
Tezgah Üretim Evi'nin Kalp Nasıl Öğrenir, Beyin Nasıl Öğrenir oturumunda, en çok ilgimi çeken söylemleri; akıl yoluyla bulunan her şeyin son tahlilde ölüme dönük olduğu, kalp yoluyla öğrenilen şeylerin ise yaşatmaya dönük olduğuydu. Hımmm. Üzerinde düşünmeye değer: "Senle aynı şeyi düşünen adamları okuyup dinlemek sana bir şey öğretmez, kendini tatmin etmene neden olur. Perspektifini değiştir." 
Teknolojinin kanatlarında bir gelecek oturumunda, sürdürülebilirlik, empati gibi daha çok global değerlere odaklanmak gerektiğinin altı çizildi. Çünkü gelecekte ne olacağını bilmiyoruz. Hız çok yüksek. Öğrettiğimiz her şey yalan olacak. O nedenle çocuklara daha çok beceri kazandırmak en mantıklısı görünüyor. Sanat ve sanatsal düşünme, inovasyon ve üreticiliğin temeli (tekno, eski yunancada sanat, teknoloji ise sanatın işlenmesi anlamına geliyor). O halde bu kadar değişimin içinde insanî değerlerini yitirmeden var olabilmenin yolunu çocuklarımıza gösterebilmemiz gerek.
STEM-FeTeMM Eğitimi konulu oturum en çok merak ettiklerimdendi. STEM, Türkiye'ye FeTeMM (Fen-Teknoloji-Mühendislik-Matematik) olarak girdi. Gelişmiş ülkelerin eğitim müfredatlarında son 20 yılda önemli yer tutan STEM, bizde daha çok bebek. Ülkemiz eğitimi üzücü şekilde, 21.yy değil geçtiğimiz yüzyılın paradigmalarına dayalı olduğu için, beceriye yönelik işçisizlik problemi bir çığ gibi büyüyor. Çocuklarımıza STEM için gerekli olan okuryazarlık alanları maker ve kodlamayı öğretmemiz gerekiyor. Bu konuda TÜSİAD'ın önemli girişimleri var. Buradan da takip edebilirsiniz: http://stemtusiad.org/

Ubd (Understanding by Design/Anlamaya Dayalı Tasarım) ile Teknoloji Entegrasyonu. Evet konu beni çok çekti ve sonradan sunumunun tamamını da gönderen Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nihal Yurtseven, kalbimi çaldı :) Uygulamalı sunumunda öğrenmenin duygusal adımlarına kafa patlatırken çok eğlendik.

CNNTürk'te Para Dedektifi programının sevilen sunucusu Cem Seymen ise eğitim üzerine, kimsenin bitmesini istemediği konuşmasıyla; daha çooook fırın ekmek yememiz gerektiğini yüzümüze çarpıp durdu. "Türkiye'de 5 binden fazla kitabı olan okul sayısı %1 bile değil, düşünebiliyor musunuz?" Dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisinden biri olabilme vizyonu evet, kulağa çok hoş geliyor. Bununla birlikte bunun topyekûn bir kalkınma hareketine dönüşmesini sağlayacak olan dinamikler harekete geçirilmeli. Dinamitlenmemeli. Velhasıl "lafla peynir gemisi yürümez!" Her birey, bu ülkenin kalkınmasında öz bir farkındalığa sahip olmalı ve kendi etki alanında, misal sevgili Ahmet Naç gibi çalışmalı.

Evet, program doluluğundan Ahmet Naç'ın oturumuna katılamadım. Ayıracağınız o 20 dakika, sizi bambaşka bir bilince getirebilir: biz onca şehidin kanıyla kurulan bu ülkede en çok kedi fotosu tıklanmasıyla haber olmamalıyız. Kanını esirgememiş şehitlerimiz aşkına, ülkemiz için fedakarlık ortaya koymaktan imtina etmemeliyiz. Maalesef, "daha iyi nasıl yapabilirim" motivasyonunu hissetmediği için; bir cumartesisini, ayağının dibindeki böyle bir zirveye ayırmaya çok gören eğitim yöneticilerimiz de bir dolu.
Sonunu karamsar bağlamak istemediğim bu yazımda en çok yürek serpintisi ise eğitime gönüllü gönül veren renkli profili ile yaklaşık 1400 katılımcı. Çünkü Anadolu'nun her yerinden, kendi imkanları ve kendi heveslilikleriyle gelen pek çok öğretmendi onlar. Geleceğe dair büyük bir ışıktır bu....

Teşekkür ederim.