Bir Dislektiğin Nakışla İmtihanı


Geçen akşam Arzu'nun Atölye Terapi'de 7 kadın bir araya geldik. Arzu bize nakış başlayacak biz de nakşedeceğiz diye :) Ekip profili kaygı verici düzeyde birbirinden alakasızdı. Biri TV'ci, biri mühendis, biri muhasebeci, biri avukat, biri iş güvenliği uzmanı, biri network lideri, biri istatistikçi. Bir de reklamcımız vardı ama günleri karıştırınca kaçırdı bu etkinliği.

Gece gece bu çok meşgul 7 kadını bir araya getiren şey avukat olan arkadaşımız Emel'in fikri oldu. "Bir sürü işler yapıyoruz ama şöyle bir hobimiz yok ki geleneksel el sanatlarımızdan birini yaşatıyor olalım. Arzu aynı zamanda nakış hocası. Bize öğretsin, biz de yapalım." YAPALIM! dedik.

Geri kalanı traji komik dostlar...


"En zor örneği ver bana Arzu" dedim. "Ben zor işlerin kadınıyım :)"
Arzu sırayla herkese öğretiyor, bir iki soruyorlar sonra, başlıyorlar kasnaklarına gerdikleri kumaşı işlemeye. Emel'le Havva ideal başarılı öğrenciler. Esra kenarda kıvranıp duruyor renk vermiyor. Tülay çantasından ha bire "bakın bunu da ben yaptım" deyip bir şey çıkarıyor. Nilgün makaradan kopmuş durumda felan. Ama herkes işini de yapıyor. Neyse sıra bana geldi. Gelmez olaydı!

Arzu ne yapacığımı gösterdi. AAAA çok kolaymış dedim elime aldım, yapamadım tekrar sordum. Arzu gösterdi. Elime aldım, yanlış yaptım tekrar sordum. Arzu gösterdi... Bu tahminen 10 kere felan tekrarladı dostlar. Sonra Arzu az kalsın beni camdan atacaktı, o kadar canından bezdi. Herkes oturmuş ne güzel yapıyor. Ben ise kasnakla beraber dönüyorum, şekilden şekile giriyorum. Kalkıyorum dolanıyorum, bir daha oturuyorum.

Dedim ki n'apayım disleksim hortladı. Ondan sonra takribi 10 kere daha gösterdi desem abartmamış olurum. En son "diskelektik misin nesin, vaz geç bu işten" diye cinnet geçirip kitap, video ne varsa her şeyi önüme yığan arkadaşlara dedim ki; "yaaa işte gördünüz mü ben bunu 44 yaşında yaşıyorum. Disleksi çocuklar da okulda böyle çeşitli güçlükler yaşıyorlar ve öğretmenleri onlara karşı anlayışsız reaksiyonlar gösterebiliyorlar."


O akşam çok güldük, çok eğlendik. Dislektik çocukların okulda arkadaşlarından gördükleri tepkilere tekrar empati yaptık. Neyse ki kendimle barışık biriyim de beni gruptan atma çabalarına aldırış etmiyorum :) Baksanıza ne kadar hevesli, ne kadar çocuklar gibi şenim. Bozabilir mi benim bu motivasyonumu haylazlar :)

Oğlumun dediği gibi disleksi çok eğlenceli olabiliyor. Bütün şakalar bir yana disleksimiz bazen bize böyle maraza çıkarsa da dostlar, her insan her şeyi yapacak diye bir şey yok değil mi? Bizim de kendimize göre yeteneklerimiz var. Allah, dislektik insanlara çok farklı bir şey hediye etmiş: Farklı bakabilme yeteneği. Bu hediye o kadar zenginliklerle dolu ki paketi açtıkça bir şey çıkıyor, açtıkça bir şey çıkıyor... Yeter ki kendimizi geliştirelim, çalışkan olalım, duyarlı olalım, azimli olalım.

Ben de azmettim. Kasnağımı eve getirdim. Desendeki güller bana bakıyor, ben güllere... Bakalım kim kazanacak?