Hayıflanmak, kahırlanmak, gönül koymak üzerine....

Sevgili Okurlar, bu hafta hayıflanma, kahırlanma ve gönül koyma üzerine yazmak istedim. Çünkü yeni yıl gelirken sırtımızdaki çuvalları hafifletsek iyi olur diye düşünüyorum.

Kelime anlamları derin üzüntü olsa da toplumumuzda hayıflanma ve kahırlanma, daha çok gönül koyma ile özdeşik kullanılıyor. Peki hangi durumlarda?
Beklenti oluşturduğumuz ve beklentimize karşılık ellerimizi bomboş hissettiğimiz durumlar buna örnek. Haksızlık ve adaletsiliğe uğradığımızı düşündüğümüzde de aynı duygu geliyor. Kişi ve durumlara karşı hayal kırıklıklarımızla da ilgili bir duygu bu. 

Bu duygu gelince ne yapıyoruz? Çoğunlukla küsüyoruz. İçerliyoruz. Bazen bizzat yüzüne karşı kahırlanıyoruz (yani karşı tarafa laf sokup canını yakarak bir tür duygu sömürüsü yapıyoruz). Yaşadığımız acı her neyse onu yaşatan, bize bu yaşattığından sebep acılansın, hicap duysun istiyoruz. İntikamvâri hislerimizi tatmin etmeye çalışıyoruz. Kendimizi son derece haklı ve karşımızdakini de bir tür suçlu olarak görüyoruz. Kişiyi sevsek bile suçlu görebiliyoruz. İçimizde büyüttüğümüz; ihanete uğramışlık, sırtından bıçaklanmışlık, ihmal edilmişlik, görmezden gelinmişlik, kötü günde yalnız bırakılmışlık, önemsenilmemişlik duygularıyla, bedenimizi çevreleyen acı bedeni beslemeye devam ediyoruz. "Bunu haketmedim, neden ben?, hep beni bulur, ona var bana yok neden?, ne varsa elde var, yalnız geldim yalnız gidiyorum" dedirten, karşımızdakinin samimiyet, sevgi ve insanlığını sorgulatan, kendimize bolca acıma da getiren bir elbise bu.

İki sırtlı bir bıçak...

Kendimize hiç sormuyoruz ama... Meselâ;
Ben kimi/kimleri çok ihtiyacı olduğunda yalnız bıraktım/bırakıyorum da şimdi bu deneyimi yaşıyorum?
Ben kimi/kimleri/neleri ihmal ettim de şimdi ihmal ediliyorum?
Ben kime sırtımı döndüm, görmezden geldim de şimdi sırtlar bana dönük?
Ben kime ihanet ettim de şimdi bu ihanet karşımda? 
Ben kime haksızlık yaptım da şimdi kendimi haksızlığa uğramış hissediyorum?
Ben kime/neye kibir ettim de şimdi burnumu yerden almaya çalışıyorum?
Cevaplar; anneniz, babanız, kardeşiniz, dostunuz, eşiniz, çocuğunuz, komşunuz, bir akrabanız, işiniz, okulunuz, alacaklınız, kendi özünüz, dünya, toplumlar, ırklar, hayvanlar her şey ama her şey olabilir. Geniş düşünün.
Farkında olup dersimizi alıncaya kadar aynı kısır döngüde inleyip duracağız. "Yazık bana" duygusuna sarılıp yorgan altlarında ağlamaya, küskün duvarlarımızı yükseltmeye devam edeceğiz. 

Aaaaa hadi ama yeni yıl di mi yazı başında! Boşaltın çuvallarınızı. Fakirken daha çok verin der dinimiz. Fakiri olduğunuz duygu neyse onu daha çok yaşatın çevrenizdekilere.  
Sevgi mi? Daha çok kişiye sevildiğini hissettirin. İlgi mi? Daha çok insanla ilgilenin. Destek mi? Daha çok insana destek verin. Önem mi? Daha çok insana, kendini önemli hissettirin. Kabul mü? Daha çok insana anlayış gösterin. Yepyeni bir duruş, yepyeni bir karar. Ne verirsek onun karşılığı verilir bize. Hem de katı katı.

Yeterki önce kendimize bir yol bakıp, yüzleşelim, farkına varalım. Kendimizdeki karanlık alanlara fener tutalım.