Tarhana taaaaa Orta Asya'dan getirdiğimiz bir şey. Bilinen en eski hazır çorba. Atalarımız göçebe ve zorlu yaşamlarında tarhanayı daima azıklarında bulundurmuş. Azıcık araştırınca bulduğumuz bilgi:
"Tarhana, kullanım ve saklama kolaylıkları nedeniyle gerek yerleşik, gerekse göçer yaşam tarzlarının temel beslenme maddelerinin başında gelmiştir. Yazın bereketli hasadından ve güneşinden yararlanılarak üretilen tarhana, yılın geriye kalan bölümünde, kahvaltıdan akşam yemeğine kadar tüm sofralarda yer alır. Selçuklu ve Osmanlı imparatorluklarının ordularının beslenmesinde tarhana çok önemli bir ihtiyacı karşılamıştır. Özellikle Çanakkale Savaşı’nda orduya güç vermiştir."
Tarhana dedem rahmetlinin en sevdiği çorbaydı. Her kasede onu hatırlarım ben. Üzerine yoğurt döküp yerdi. Tarhana; atalarımızla bağlantı, tarihimize sadakat, evimize bereket, elimize beceri, yuvamıza sıcaklık, bedenimize şifa, çocuklarımıza miras demek benim için. Bir kaşık tarhanayla bin yıl öncekilerle bağ kurulur mu? Sanki arada bir sürü kozmik bağ döşeniyor o an. Bi seviyorum, bi iyi hissediyorum, bi umutlanıyorum, şefkatim felan artıyor. Gülmeyin! Valla tarhanayla böyle bi ilişkim var benim.
Günümüzde kendini yormamak temel bir amaç haline gelmişken şimdi iş çıkarmamak lazım gelebilir. Bununla birlikte az yorulalım da atalarımızın yüzlerce yıldır muhafaza ettiği tarhana kültürümüze sahip çıkalım derim. Çocukların evde şahitliği bile inanılmaz değerli. Hani çocuk etkinlik görsün diye yüzlerce lira harcanıyor ya. Etkinliğin en etkililerinden biri tarhana. Ve öyle yüzlerce lira harcamanız gerekmiyor. Resmen evde günlerce süren bir bereket kokusu. Dedim ya, az zahmet etmek yeterli.
Tarhana da beslenme uzmanlarından nasiplenmiş tabii. Sakın yemeyin, beyaz un var diye. Beyaz un kısmına katılıyorum. Benim bu seneki tarifim tamamen uydurma. Ama dünyanın en probiyotik ve zengin besinli tarhanasını yaptığımdan eminim. Ev halkı da pek beğendi. Sadece malzemeleri yazacağım burada ki, esinlenmek isteyen olabilir kendi tarhanasını yaparken.
Pişen malzeme: 2kg kuru soğan, 3 kg domates, 2 kg salçalık biber dörde bölüp iyice haşlayın. Haşlarken bir tülbente sarılmış tarhana otu olsun en üstte. Sonra ılınınca süzün ve posayı robottan geçirin. Teknoloji kullandığım tek yer burası.
Unlu karışım: bir büyük leğende (kendinize bir tarhana leğeni edinmenizi öneririm) 5kg işlenmemiş un, 2 paket ruşeym, 1 paket kepek, 1 paket çavdar ununu karıştırın.
Tarhana hamuru: pişen malzemenin püresi, 2kg ekşitilmiş süzme yoğurt, 1lt kefir, 7 çeşit baharat, birer demet kıyılmış nane, maydanoz, dere otu, fırından alınmış ekmek hamuru... Bunların hepsini un karışımıyla yoğurun.
Bütün probiyotikler canlıdır. O yüzden tarhananızla konuşun. Ona iyi çalışmalar dileyin, çünkü bir kaç gün çok işleri var. Mayalanıp, fermente olup kabaracaklar, siz yoğurup söndüreceksiniz, onlar tekrar kabaracak :) Yoğurttaki, kefirdeki, hamurdaki probiyotikler kanka olup tarhanayı tesis edecekler :))) Sohbetle, duayla, hadi kolay gelsinle kapattım ben üstünü :))
Bütün probiyotikler canlıdır. O yüzden tarhananızla konuşun. Ona iyi çalışmalar dileyin, çünkü bir kaç gün çok işleri var. Mayalanıp, fermente olup kabaracaklar, siz yoğurup söndüreceksiniz, onlar tekrar kabaracak :) Yoğurttaki, kefirdeki, hamurdaki probiyotikler kanka olup tarhanayı tesis edecekler :))) Sohbetle, duayla, hadi kolay gelsinle kapattım ben üstünü :))
Bayram tatili içinde işi bitirmek için 3 gün mayalattım. Kimi bunu 1 gün yapıyor, kimi 7 gün kimi de 15 gün. Sonra resimdeki gibi sermeniz ve gidip gelip çevirerek ufalanır kuruluğa eriştiğinde kevgirden geçirmeniz gerekiyor. Benimki tamamen el ürünü ama "uğraşamam" diyenler rondodan geçirebilir. Sonrasında yaklaşık 15 gün bir yere serin ve arada sırada karıştırın ki iyice kurusun. İşte oldu bile. Afiyet olsun.
Tabi turşularınızı, reçellerinizi ve diğer kışlıklarınızı yaptığınızı var sayıyorum ;) Şaka bir yana, bunları yapan bir anne olmak benim için hep çok önemli oldu. Evde küçüklüklerinden beri çocuklarımın bunlara şahit olmaları, içinde olmaları, yardım etmeleri, görmeleri eşsiz kayıtlar demek. Elimden geldiğince her daim gayret etmem bundandır. Yaşatalım dostlar. Tarhanayı, turşuları ve dahi atalarımızdan günümüze kalanları; hazırcısı değil, üreticisi olarak yaşatalım.... Şimdiden ağız tadınız bol olsun....