On Bin Saat Kuralı Her Zaman Geçerli mi?

On bin saat kuralını ilk duyduğumda çok daha genç yaşlardaydım ve tepkim: "hadi yaaaa!" olmuştu. Bir konuya on bin saat emek vermek, onbinyüz baloncuk yutmak gibi uzak gelmişti bana. Tabii o yaşımda zamanın nasıl da sular seller gibi aktığının bu kadar farkında değildim. Bununla birlikte çok ilgimi çekmişti kuram. Ben neye emek veriyorum ya da vermek istiyorum diye özdeğerlendirmeler yapmıştım.

On bin saat kuralı nedir, bilmeyenler için açıklayayım. Malcolm Gladwell'in Outliers (Çizginin Dışındakiler) kitabında bazı insanlar neden daha başarılı olur sorusu çerçevesinde açıkladığı bir genelleme bu.
Daha evvel sanırım İsveçli bir araştırmacı tarafından ortaya atılmış. Ben, çok değerli bir Endüstri Mühendisi büyüğümden duymuştum ilk olarak. Kuram; çok başarılı insanların, çok başarılı oldukları konularda çok çok çok çalıştıklarını anlatıyor. O kadar ki başarılarının altında yatan sırlardan en önemlisi, konularında en az on bin saat emek ve deneme yapmış olmalarında diyor.

Kuramla ilgili bir sürü tartışmalar olmuş. Hep kazıtılan soru: Gerçekten her zaman her şey için geçerli mi? Bununla ilgili Ekşi Sözlükte çok eğlenceli yorumlar var. Bir öğrenci "Günde 8 saatten 15 yıllık öğrenciyim, eder size 43000 saat. hadi tatiller cart curt çıkar, kemiksiz 30000 saat var ortada ve ben hala 40'a 50'ye göbek atıyorum. Yani ya kural hatalı, ya da ben gerizekalıyım." diyor mesela biri. 

Öte yandan Gladwell, başarı öyküleriyle kuramı destekleyen pek çok örnek sunuyor. Mozart, Beatles, Einstein, Bill Gates bunlardan bir kaçı. Michael Jordan: "kariyerim boyunca 9000'den fazla başarısız atış yaptım, 300'den fazla oyun kaybettim, 26 kez oyun kazandıracak atışı ıskaladım. çabaladıkça başarısız oldum, başarısız oldukça çabaladım. işte başarımın sırrı..." demiş. Sizler de duymuşsunuzdur milyon denemeden sonra nihayet elde edilen başarıya dair hikayeleri. Ve bunları toparladığınızda ulaştığınız sihirli rakam daima on bin saattir diyor uzmanlar. Bu da yaklaşık olarak 10 yıl demek.

Ekşi'deki öğrencinin serzenişini ciddiye alırsak, gerçekte başarının temelinde sadece o zamanı vermek mi var yoksa içine yüksek arzu ve merak da katmak şart mı? Böyle bir hamur mu sonuç veriyor? 30 senelik ebeveynseniz bu sizi uzman ebeveyn yapmaz değil mi? O halde kuramın kendini gerçekleştirmesi için, yapılan hatalardan ders alarak sürekli öğrenme, kendini geliştirmeye çaba da gerekiyor. Burada, öğrenilmiş dersler çok önemli. Yani bu 15 yıllık öğrencimiz, çalışma stilini sorgulayıp her seferinde bir adım daha iyileştirmiş olsaydı yine 50-60 mı alırdı? Sanmıyorum.

Bence başarıdaki en büyük faktör, "daha"ya odaklı bir zihin yapısı. Olanla yetinmeyip, "ay ne muhteşem bi şey yaptım yine" demeyip, hep daha iyisini yapmaya çalışmak. Bak işte bu şekilde on bin saat harcarsan olur. Bir şeyi on bin kere iyileştirirsen mutlaka fark ortaya koyarsın.

Tam bu noktada birkaç koçluk sorusu sorup bitireyim yazıyı:
"Yaptığımız şeyi her seferinde daha iyileştirme motivasyonuna" nasıl sahip olabiliriz?
İşverenler için güzel bir soru: Yaptıkları işi her seferinde daha iyileştirmelerinde, çalışanlarımın motivasyonuna nasıl katkı sağlayabilirim?
Hangi alanda, her seferinde "daha" iyileştirerek çalışma isteğimiz var?