Daima yapacak bir şey vardır...


Bu haberi okudunuz mu? 
Nefse hoş geleni değil, doğru olanı seçme kaabiliyeti gelişmiş olmak akademik eğitimle sağlanamaz. Evrensel değerler üzerine temellendirilmiş bir eğitimin ve topyekûn uygulanmış bir politikanın göstergesi bu haber.

Bizde evrensel değerlere ters o kadar çok şey normalleştirilmiş durumdaki asla böyle bir sonuç alınmaz. Maalesef gerçek bu. Türkiye'de çok acı bir değer zehirlenmesi var.

"Herkes çalıyor kızım yaaa, ne var ki bunda?...." diye başlayıp bu söylemini destekleyecek bir sürü gerekçe getirip durmak bile aslında değer zehirlenmesinin çok büyük bir göstergesi. Evet bizde nesiller zehirleniyor. Ahlakî değerler duruma göre şekillenirmiş gibi bir zihin yapısı kuruluyor. Sapıklık, hırsızlık, adam kayırmacılık, yalancılık, iftiracılık, ikilik, ayrımcılık, insanları aşağılamak, hakaret etmek, hak yemek, kalp kırmak  felan felan felan normalleştirilerek nesil zehirleniyor. Tüm dinlerde ve tüm zamanlarda en adi suç olarak kabul edilen bir hırsızlığı kafasında kabul edilir forma sokabiliyor kişiler. Bir sapıklığı gerekçelendirebiliyorlar. Bir terörist grup için empati yapma fikri atılıyor ortaya örneğin. Şiddete empati yaptırılarak terörizm normalleştiriliyor. Kötülüğün normalleştirildiği yerde ise tek değer maddi varlık oluyor. Maddiyata verilen değer o kadar yükseliyor ki tüm faziletler çöküyor.

Pes mi? Hayır tabii ki. Daima yapacak bir şey vardır! Doğrunun yardımcısı Allah'tır der annem. Doğru kalmaya, doğrudan yana durmaya, nesillere "nefse hoş geleni değil, doğru olanı seçme" konusunda örnek olmaya çalışmak en büyük adım. "Koşulsuz maaş verilirse çalışmamak özendirilir." gerçeğini görebilecek netlikte çocuklar ancak böyle yetiştirebiliriz. Eğriyle doğruyu ayırt edebilen nesiller... Bu saatten sonra en çok odaklanılması gereken başlık da budur. Ve bu, akademik eğitimle değil, değerlerin yeniden yüceltilip baş tacı edildiği bir sistemle olur. Bu sistemi de her birimiz kendimizden başlayarak kurabiliriz. O halde haydi....