

Yarısını içmeye, yarısını yoğurda ayırıyorum.
Süt bereket demek benim için. Evde süt kaynaması, o kokunun bütün evi sarması, taze kaynamış sütten bir sütlü kahve keyfi yapması bambaşka. Üşenmiyor musun diyorlar. Yok üşenmem. O duygum topal. Mevzu, çocuklarımın sağlığıysa, gerisi teferruat oluyor, istesem de üşenemiyorum.
Açık süte "tü kaka" demek çok moda şu sıralar. Açık sütün zararları diye gogılladığınızda 2milyon 390bin sonuç çıkıyor karşınıza. Bu sonuca karşılık pastörize sütün zararlarını arattığınızda 19bin400 sonuç var. Yani, interneti olmayan köylü kardeşlerimize karşı, her iletişim imkanına sahip pastörizeciler diye düşünmeden edemiyorum.
Ya haklılarsa pastörizeciler sorusuna da tabii ki içsel bir cevabım var. Pastörizasyonun 150 yıllık bir geçmişi var. Peki doğanın? At sırtında orayı burayı fethederken sütü doğrudan hayvanın memesinden çıktığı gibi tüketen atalarımız, "yenilmez" diye bilinir. Şimdi kim bir koyunu sırtlayabiliyor?
Ha, bir de süt içmeyi tamamen red eden bir görüş var ki, bebeklikten sonra süt içmeyi çok gereksiz buluyorlar. Ondan da uzağım. Aşırı tüketilmediği sürece yiyeceklerin her birine ayrı şifa gizlemiştir Rabbim. Aşırı tüketirseniz, sudan dahi ölebilirsiniz.
Bir halkı dilediğiniz gibi yönetmek istiyorsanız, üretim becerilerini ellerinden alın demiş biri. Evet, üretim becerisi olarak da bir simgedir eve açık süt girişi. Bizim eve gelene kadar bir sürü gerçek emek var içinde. Memeleri makinelere bağlı sıra sıra dizilmiş, mutsuzlaştırılmış, uyuşturulmuş ineklere karşılık bir Sarıkız hikayesinden bahsediyorum. Nasıl yumurtayı alırken "mutlu tavuk yumurtası" olup olmadığını soruşturuyorsam, sütte de "mutlu inek sütü" peşine düşmeyi ilke ediniyorum kendime. Bir köylü kadının, o biricik ineğine gözü gibi bakışı, sevgisini akıtışı, buzağısına sağılmamış bir meme bırakışı çok değerli ve yaşatılması gereken bilgelikler. Mevsim değiştiğinde otların lezzetine göre sütün lezzetinin değiştiğini hissedebiliyor olmak, çok değerli bir damak farkındalığı. Ağız sütünün ne olduğunu bilmek bile çocuklarımıza bırakacağımız önemli bir miras.
Yıllarca Mükafat Teyze'den aldık sütü. Şimdi kapıya Bülbül Abla getiriyor aynı köyden. Evet bakın, adları bile ne güzel değil mi? Sizin sütçünüzün adı ne?