Artık hepimiz biliyoruz ki öğrenme ortamı uygun değilse, şimdiki çocuklara biraz zor öğretiyoruz. Bunlar 21. yüzyıl çocukları! Öyle bizim gibi eller dizler üstünde çıt çıkmayan sınıflarda bakakalmıyorlar öğretmenlere. Metafor lâzım bi kere ;) Evet! Ya şimdiki çocuklara öğrenme ortamı kurarken ilkel metaforlardan yola çıkılırsa?
Dağın tepesi: Öğretmenin konuştuğu, öğrencinin dinlediği ortam.
Kamp ateşi: Herkesin aktif olduğu grup oturumu ortamı.
Mağara: Öğrenimlerin içselleştirilmesi için kendi kendine kalıp çalışabileceği, bireysel ortam.
Kum çukuru: Öğrenip etkileştikten sonra artık uygulama yapabileceği ortam.
Su kaynağı: Tanışma ve paylaşmanın desteklendiği, ilgi alanına göre öğrenme imkânı sağlanmış informal ortam.
Benim çok hoşuma gitti bu metaforlar. Bilmekten çok YAPAbilmek isteyen çocuklara artık farklı şeyler sunmamız gerekiyor. Sadece dinleyen konumunda kalmak değil istedikleri. Peki bu sadece okullara yüklenmesi gereken bir misyon mu?
Tabii ki değil. Evlerimiz nasıl birer öğrenme ortamı? Bu çocuklar okulun kapısından çıkınca öğrenmeleri de uykuya gitmiyor ki! Oraya elleme, buna dokunma, onu yerinden oynatma, bunlar cıs dediğimiz neler var evde? Dağın tepesi dediğimiz yerde biz sürekli nasihat nutukları mı atıyoruz? En çok da, varsa kendi odalarına yani mağaralarına kaçıyorlar değil mi? Hangi kum çukuru, ona uygulama imkânı veriyor? Su kaynağınız neresi? Nerde bir araya geliyor ve öğrendiklerinizi paylaşıp kovalarınızı doldurup ayrılıyorsunuz?
10 yaşına gelmiş olup da annesi halâ yumurta kırmasına izin vermemiş olan kaç çocuk var kim bilir. "Aman ortalık pislenmesin"... Ya da "aman çocuğum sen yorulma, ben müthiş fedakâr bir anneyim yapıveririm senin için"... Hijyenik ve beceriksiz çocuklar yetiştirmek ne kazandıracaksa? Tişörtünün renginin pantolonuna uymasını gözettiği kadar çocuğunun öğrenme özgürlüğünü gözetmeyen anneler, bir kez daha düşünün lütfen. El öpmeyi öğretmek değil marifet. Marifet, yaşam becerisi yüksek çocuk yetiştirmektir.
Yaşam becerisi yüksek çocuk ne demek? Sağlıklı ilişkiler kurabilen, karnını doyurabilen, paylaşabilen, üretebilen, kendiliğinden girişimde bulunabilen çocuk demektir. Yanında siz olmadan da doğru düzgün ve mutlu yaşayabilen, ihtiyaçlarını giderebilen çocuk, becerikli çocuktur.
Metaforlardan nereye geldik. Neyse, biz duamızı edelim: Nice becerikli nesillere...
