Sertifikalarımızı aldık, resmen koç olduk :)

Aslında Kaan'ın okulla senkronizasyonunda sıkıntılar olduğu için bağlanmıştım o TV programına. Çok sevgili dostum Tülay, Rana'yı ağırlıyordu. Hemen sonrasında ofisinde yaptığımız görüşmede Rana'nın neden TV'de "şöyle yapın, böyle yapın bakın çocuğunuz nasıl düzelecek!" demediğini anladım.
Çünkü koçluk akıl vermemekmiş. N'apıyorsunuz  orada diyorlar? Hadi bana da bi koçluk yapsana diyorlar :)


Sorunlarımız olduğunda; hemen bir omuz bulup ağlamak, ağlarken filtrelerimizde süze süze eleğin üstünde bıraktığımız kişi/leri-durumları suçlamak, suçlarken kendimize acıyarak mağdur hissetmenin dayanılmaz hafifliğini yaşamak, bu hafifliği yaşarken acılara sarılıp sarmalandıkça kendi yaşamımıza dair sorumluluklarımızdan da kaçabileceğimizi keşfetmek sürecini hepimiz o kadar iyi işletiyoruz ki..... Biri gelsin sorunlarımızı çözsün, o biçim akıllar versin, anında hayatımız değişsin felan istiyoruz. Nasıl yani? Bu kafayla mı?

Koçluk, "Heeyyy!" diyor kibarca ; "Önce bir filtrelerini temizle bakalım. Geçmişe hayıflanmayı da bırak. Bu hayat senin ve sorumlulukların da sana ait.  Direksiyonuna sen geç. Senin yerine kullanacak şoför aramayı da bırak. Herkesin kullanması gereken kendi hayatının direksiyonu var çünkü. Al, bu da takım çantası. İçinde bir çok araç gereç var. Navigasyonun bozuldu ve nereye gittiğini bilmiyorsan ilk önce oradan başla. Bir yerden, küçücük bir şeyden bir başla, göreceksin BİR ŞEY DEĞİŞİR HER ŞEY DEĞİŞİR"

Evet, bizim hayatımızda çok şey değişti. Yol doğru olunca, çıkışı bulmanın o kadar da zor olmadığını öğrendik. Zannettiğimizden çok daha kısa sürede, zannettiğimizden çok daha kolay oldu. Yaşam sevincini kaybedenlerimiz sevinçlerini, hayatına yoldaş arayanlar eşlerini, ilişkilerinde sorun yaşayanlar çözümlerini, iş arayanlar işlerini buldu. Herkes kendi çözümünü kendi buldu.

Tekrar ve her gün teşekkürler :)